Selam!

 

Alışılmış bir hakkımızda yazısı görmeyeceksiniz bu yazıda. Çünkü, Atelier Duygu Markasını anlatmamaya karar verdim. Hayatınıza ışık vermesini istediğim kendi tecrübelerimizden bahsedeceğim.

 

Uzun zamandır takipteyseniz bilirsiniz, özellikle sosyal medya kanallarımızda sıklıkla gördüğünüz kişiyim ben, Duygu. Kamera önünde olan benim ama hiçbir zaman tek olmadım. Bu hikâyeye birlikte atıldığım, her an yanımda olan iş ortağım Akif ve her zaman elinden gelenin en iyisini yaptığını bildiğim ekibimizle birlikteyim.

 

İki genç girişimci olarak bu yola çıktık. Başladığımızda bambaşka bir boyutta ve sektördeydik. İkimizin de kafasında tek bir şey vardı. “Çalıştığımızı bize hissettirmeyecek, en sevdiğimiz şeyleri yaparken aldığımız mutluluğu bize verecek bir iş.”

 

Yolun başında iş hayatına dair pek bir şey bilmiyorduk, belki de hiçbir şey. Ama şundan emindik: Yaptığımız işten biz zevk alırsak, çok seversek; tanıştığımız her yeni kişiyi de mutlu edecektik. Herkes böyledir. Neyi ne kadar çok seversek, onu o kadar iyi yapmak isteriz. İyi yaptığımızda ise buna ortak olan herkesi daha da çok memnun etmek isteriz. Bunu, iş serüvenimizin daha en başında belirlemiştik. Attığımız her adımda da bunu düşünerek kararlar aldık.

 

En başında farklı bir sektördeydik. Olmadı. Sonra başka bir alanı daha denedik. Bu da olmadı. Sonra iki kere daha denedik ve evet onlar da olmadı. Pes etmiyoruz deyip bir daha denedik. “O” işi bulacağımızdan emindik çünkü. Dört başarısız girişim sonunda beşincisinde bambaşka şeyler yaşadık. Her günün sonunda iyi ki dedirten şeyler. Bir süre sonra çok yorulsak bile bu mutluluğun bizi gülümsettiğini fark ettik. Bunu fark ettiğimizde tamam dedik. Tamam, biz hayalimizi bulduk... Atelier Duygu markası.

 

Atelier Duygu hayatımıza girdikten sonra en çok neye teşekkür ettik biliyor musunuz? Ondan önce yaşadığımız dört başarısız girişime. En iyisini ulaşmak için deneyim kazanmalısınız. Yaşamalısınız, hatalar yapmalısınız, hataların sonunda bundan sonra yapmayacağınız ve dikkat etmeniz gereken noktaları öğrenmelisiniz. Eğer şimdiye kadar bir şeyler deneyip, başarısız olduysanız sakın üzülmeyin. Hatta çok sevinin. Pes etmezseniz başarıya ulaşacağınıza eminiz, bizzat deneyimledik :)

 

Neleri Önemsiyoruz?

 

Atelier Duygu hikâyesinde, önceki deneyimlerimizde öğrendiğimiz, bunlara çok önem vereceğiz dediğimiz birkaç nokta bulunuyor. İlki empati.

 

Bir iş serüveninde bir sürü yeni insan tanıyorsunuz. Sizi tercih eden kişiler var. Biz, her zaman kendimizi onların yerine koyduk. “Atelier Duygu markasını tercih etseydim ne görmek isterdim?” diye düşündük. Nasıl paketlenmesini isterdim? Nasıl bir ürün olsa memnun kalmazdım? Beni en çok ne mutlu ederdi? Bunların ışığında çıkış noktamızı bulduk.

 

İkincisi özgünlük. Çok fazla takı markası var, bunu bilerek yola çıktık. Bizi onlardan ayıracak şeyler olmalıydı. Eğer olmazsa fark edilemezdik hatta farklı bir marka olmazdık. Sadece ismin değişik olması değil farklı bir marka olmak. Ürünüyle, duruşuyla, kalitesiyle, iletişimiyle baştan aşağı bir bütün bu. Attığımız her adımda “özgünlük” kavramından kopmadık.

 

Üçüncüsü ve bizim için en önemli olanı ise sevgi. Sevince her şeyin daha iyi olduğuna inanan bir markayız. Sevgiden kast ettiğimiz tamamıyla her şeyi sevmek. Sunduğumuz ürünleri, web sitemizi, tasarımlarımızı, fotoğraf çekimlerimizi, ürün kalitemizi, logomuzu, marka ismimizi, ekibimizi ve bizimle tanışan herkesi.

 

Sizi mutlu edeceğine inandığınız bir şey varsa onun peşinden gidin. Hayatın her noktasında, herkes için bir ışık var. Önemli olan o ışığı bulmak ve değerlerinizle birlikte onun peşinden gitmek. Sabırlı olup, pes etmediğiniz noktada başarı da kendiliğinden gelecek.

 

Kendi ışığınızı keşfedin ve onu en iyi şekilde yansıtın. Hikâyemizin sizin için de ilham olması dileğiyle...

 

Atelier Duygu Ailesi.

 

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR